Psikoterapi Merkezi
İletişim : 0505 767 58 85
![]()
Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA
busra.kara@icloud.com
KİŞİLİK BOZUKLUKLARI NEDİR?
10/01/2021
Kişilik kelimesi kökenini
eski Yunan tiyatrolarında oyuncuların maskeleri için kullanılan persona
sözcüğünden almaktadır. Persona kelimesi eski Yunancada kişinin kendiliğini değil
oynadığı karakteri temsil etmektedir. Daha sonra bu kelime insanların kendi
gerçek kişiliklerini anlatmak için kullanılmaya başlanmıştır. İnsanlar değişen
iç ve dış faktörlere karşı kendilerine özgü bir adaptasyon biçimi geliştirmektedirler.
Kişinin çevreye uyum sağlayabilmek amacıyla biliş ve duygularına dayanarak
geliştirdiği bu özgün düşünce, duygu ve davranışlar bütününe kişilik denmektedir. İnsanların genel
karakteristik özellikleri, başa çıkma tarzları ve toplumsal çevre ile etkileşim
biçimleri çocukluk döneminde belirmeye başlamakta ve normalde ergenlik döneminin
sonunda ya da genç yetişkinlik döneminde oturmuş örüntüler halinde
belirginleşmektedir. Bu örüntüler bireyin kişiliğini yani bireyin karakteristik
özelliklerini oluşturan, kendine özgü ayırıcı özellikler ve davranışlar
kümesinin oluşturmaktadır. Birçoğumuz için yetişkin
kişiliği, toplumun talepleri doğrultusunda şekillenmektedir. Çoğu kişilik
bozukluğunun genel ayırt edici özellikleri, kişinin benliği ya da benlik
duygusu ile ilgili yaşadığı sorunlar ve kişilerarası kronik sorunlardır. Bundan elli yıl öncesine
kadar kişilik bozuklukları tedavi edilemez psikolojik sorunlar olarak
görülürken iki binli yılların başı itibariyle kişilik bozuklukları alanında teşhis
ve tedavi çalışmaları artmakta ve hastaların toplumsal işlevselliğinin
iyileştirilmesi önem kazanmaktadır. Bu yarım yüzyıllık dönemde kişilik
bozukluklarının genel geçer bir tanımı yapılmamaktadır. Kişilik bozukluğu
tanısı konulabilmesi için öncelikle bireylerin toplumsal uyumunda, iş ve
ilişkilerindeki süreklilikte uzun süredir devam eden problemler bulunması
gerekmektedir. DSM-5 tanı ölçütleri başvuru el kitabına göre yaygın bir
örüntüye sahip olan kişilik bozuklukları en geç erken erişkinlik evresinde
başlayan, esneklikten yoksun ve ait oldukları toplumun beklentilerinden sapan
içsel yaşantı ve davranışlarla karakterize bir yapıya sahiptir. Kişilik bozukluğu
geçmişten bugüne önemi artan psikolojik, bilimsel ve sosyal bir toplum
sorunudur. Toplumda kişilik bozukluklarının görülme oranı %11 ile %23
arasındadır. Kişilik bozukluğu olan
kişilerin benlik saygısı zayıf, çalışma ve sevme yetenekleri belirgin ölçüde
azalmakta ve çoğunlukla tıbbi destek aramalarına yol açan stres tepkileri
geliştirmektedirler. Bu bireylerin genellikle eğitim düzeyleri düşük
olabilmekte, evliliklerinde problemler yaşanabilmekte ve sabit işleri bulunmamaktadır.
Ayrıca kişilik bozukluğu olan bireylerde madde kullanımı ve suç işleme oranları
yüksektir. Bunun yanı sıra kişilik bozuklukları uzun vadede; kaygı
bozuklukları, yeme bozuklukları, somatoform ve disosiyatif bozukluklar ve
psikozlar da dâhil olmak üzere birçok psikolojik bozukluğun oluşumuna zemin
hazırlamaktadır. KAYNAKÇA Köroğlu, E. (2013). DSM-5 Tanı ölçütleri
başvuru el kitabı. Çeviri. Hekimler yayın birliği. İstanbul (syf. 327). Livesley, W. J. (2001). Conceptual and taxonomic issues. In W. J. Livesley (Ed.), Handbook of personality disorders: Theory, research, and
treatment (p. 3–38). Guilford Press. Sayın, A., & Aslan, S. (2005).
Duygudurum bozuklukları ile huy, karakter ve kişilik ilişkisi. Türk Psikiyatri
Dergisi, 16(4), 276-283. Uzman Klinik Psikolog
Hatice Büşra Kara busra.kara@icloud.com |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
KAYGI NEDİR? - 03/01/2021 |
Korku ve paniğin aksine, kaygı hem daha çok geleneğe yönelen hem de korkudan çok daha dağınık hoşa gitmeyen duygu ve bilişlerin karmaşık bir şekilde bir araya gelmesidir. Öte yandan, korkuda olduğu gibi, yalnızca bilişsel/öznel öğelerden oluşmaz. |
BAĞIMLILIK - 20/11/2020 |
Bağımlılık, bir maddenin belli bir etkiyi elde etmek için alınması, bu süreçte ortaya çıkan bedensel, ruhsal ya da sosyal sorunlara rağmen, maddenin alınmaya devam edilmesi, aynı etkiyi elde etmek için madde miktarının arttırılması olarak tanımlanır. |
TEDAVİ MOTİVASYONU - 13/11/2020 |
Motivasyon psikolojik tedavilerde anahtar bir faktör olarak kabul edilmektedir. Çeşitli klinik alanlarda yapılan klinik izlenim ve araştırmalar, bir kişinin tedavi müdahalelerine başvurmaya ve müdahale etmeye hazır olmasının önemini kabul etmektedir |
DANIŞANA ÖNERİ NİTELİĞİNDE ÖRNEK MEKTUP - 11/11/2020 |
Hayatındaki kişi ile sorunlar yaşayan bireyler bunlara çözüm bulma konusunda neler yapabilir, nasıl bir yol izleyebilir ve yaşadığı sorunlardan kaynaklı kendine vakit ayıramıyorsa bu durum hayatında ne gibi olumsuzların doğmasına neden olmaktadır |